Dünya’ya kadın gelmek varmış dedirten bir yazı Duygu Asena’dan alıntı: * Sünnet olmayız… * Meslek grubunda ‘ev kadını’ diye ‘kebap’ bir seçenek var. * Birinden hoşlansak da ‘ilk adım atma kabusu’ndan muafız. * Evet, gelinlik 200 $, smokin ise 100$ ve her ikisini de sevgili damat ödüyor. * 3 dubleden sonra ‘Feci sarhoş oldum’ diyebiliriz rahatlıkla… * Çirkin kadın yoktur, az votka vardır… * 50 yaşından önce hiçbir erkeğe seks için para ödemek zorunda değiliz. * 31 sayısı da sadece diğerleri gibi bir sayı. * Kısa boy mu? Eee, topuklu ayakkabılar ne güne duruyor ki? Devamı da müthiş … * Yaşımız ne olursa olsun bir uçan balon taşıyabilir, pamuk helva ve elma şekeri de yiyebiliriz. * Her sabah traş olmak zorunda değiliz. Bir gecce hoş bir rüya görsek ertesi sabah pijamamızı kirliye atmamız gerekmez. Genellikle istediğimizi almamız için söylememiz yeterlidir. Bazen istemediğimizi söyleyerek de alırız. Blue-jean’lerimizin muhtelif kısımları diğer taraflarına göre dengesiz biçimde durmaz-beyazlamaz… Ya da sararmaz… Kızdığımızda birbirimizin anneleri, kızkardesleri, ebeleri, dayıları ya da sülalesine dair cinsel taleplerimiz olmaz. Ayakta kalmak (?) için 1,5 porsiyon kaymakli künefe yememiz gerekmiyor. Bebeklik albümlerimiz sırtüstü çırılçıplak resimlerimizle dolu değil. ‘Hadi amcalara göster..’ şeklinde rezil bir çocukluk anımız da hiç yok. Uçan tekmelerle birbirimizin ağzını yüzünü kırdığımız sporlar yapmıyoruz. Fiziksel güç iddiamiz yok ama, grip olunca da ölümcül bir hastalığa yakalanmış gibi iptal olmuyoruz… Silah… Hiç iki kızın silahla oynarken birbirini vurduğunu duydunuz mu? Horlamıyoruz (?) Az bildiğimiz bir şeyi çok anlatabiliriz. Birbirimize, beklenmedik yıkıcı sonuçlar doğurabilecek, eşşek şakaları yapma adetimiz yoktur. Canımızın çektiği yemeği pişirir, herkese yedirebiliriz. Kerizi parasından ayırmada Allah vergisi bir yeteneğimiz vardir. Sigaramızı yakacak birileri de hep vardir. Evde bozulan bir aleti, onarmaya çalışıp bir daha kullanılmayacak hale getirmek yerine tamirci çağırmak rasyonalitesine sahibiz. Tükürmeyiz. Giysilerimizden o gün öğle yemeğinde ne yediğimiz anlaşılmaz. Harika alyansımız asla kıllarin arasında kaybolmaz. Estetik sanatların %90’ı kadından esinlenmiştir. Ayaklarımız kokmuyor. ‘Erkek sözü’ gibi ikna etmeye yönelik sıfatlar yaratmadık hiç… Yoksa verilen sözlerin tutulmaması gibi bir sorun mu var? Övgü ve komplimanlar sadece ruhumuzu okşar geçer, ikna etmeye yetmez… Ya gururu okşanan bir erkek neyi reddeder ki? Çapkınlıklarımızın ardından giysilerimizde, biz istemedikçe (mesela Monica istemisti!), deliller (ruj lekesi, sarı saç teli vs. bulunması ihtimali yok… Toplum içinde organ düzeltme stresimiz de yok! Cep telefonumuzun sesi popomuzdan gelmez. Dokunduğumuz bedenin herhangi bir kısmından silikonlar fışkırma korkusu duymayız. Genelde tabi!!! En sevmediğimiz insanlara bile, öyle gerekiyorsa eğer, yeterince dayanabiliriz. Sevişirken sırtımız yere gelse de bu kazananın karşı taraf olduğu anlamına gelmez. ‘Anneme gidiyorum diyerek kapıyı çarpmak bize yakışan bir ayrıcalık. Saçımızı boyayabiliriz… 20 yaşında bile… Çığlık atabiliyoruz… Sevinince, üzülünce, korkunca… Orgazm olurken!… Futbol mu dediniz… Bizim tuttuğumuz takım hep hayatta kalır.