Başkent Ankara, geleneksel konut algısını yıktı. Önceden binalar en fazla 4-5 kattan oluşurken, modern yapılaşmayla yükseklikler neredeyse 50 kata kadar ulaşmış durumda.
Bu durum kentin siluetinde ciddi değişime yol açıyor açmasına ancak, konut almak isteyen Ankaralılar üst katlardan uzak durmaya devam ediyor. “Yüksek kat” kabuğunu halen kıramayan konut alıcıları, alçak katları tercih etme alışkanlığını sürdürüyor.
Bu durum elbette yüksek katlı binalar inşa ederek kentin görünümüne katkıda bulunan inşaat firmalarına sıkıntı yaratıyor. Sektör temsilcileri, yüksek binaların özellikle satış aşamasında sıkıntı yaşandığını ifade ederek, bu sorunun Ankara’nın geleneksel konut yapısına duyulan alışkanlık, yükseklik korkusu ve güvenlik endişesinden kaynaklandığını söylüyor.
Manzarayı seyretmek güzel ama…
Son olarak, tamamlandığında Ankara’nın en yüksek iş merkezi olacak 150 metre yüksekliğindeki Regnum Sky Tower İş ve Yaşam Merkezi projesini hayata geçiren Uzaltaş İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Pala, Ankaralılar’ın genelde yüksek katlara karşı uzak kaldığını ifade etti.
Bu durumun ofis ya da konut olarak ayrılmadığını belirten Pala, “İnşaat sektöründe trend şuan yüksek katlı yapılar. Dünyanın modern şehirleri en yüksek kuleyi yapabilmek için birbiriyle yarışıyor. Manzarayı seyretmeyi herkes ister ancak iş o manzaraya sahip olmaya gelince değişiyor. Özellikle konutlarda ilk etapta çok yüksek katlarda oturmak Ankaralı için ürkütücü geliyor. Ancak zamanla alışacaklarına ve keyif alacaklarına şüphe yok. Başkent’in ilk çevreci konut kulesi 32 katlı Paladyum Beytepe’nin satış aşamasında da karşı karşıya kaldığımız bu problemi biz çözdük. Umuyorum yüksek katlı bina inşa ederek kentin görünümünde imza atan tüm firmalar da bizim kadar şanslı olur” dedi.
Güvenlik endişesi büyük sorun…
Yüksek katlı binaların konut alıcısında güvenlik endişesi yarattığını bildiren AYMOR Grup Yönetim Kurulu Üyesi Kürşat Ayhan da, bu nedenle üst katlardan uzak durulduğunu ifade etti.
Ayhan, Başkent’in yeni cazibe merkezlerinden Batıkent Karacakaya’da hayata geçirdikleri Mebuskent’i de bu sorunun çözümüne uygun şekilde projelendirdiklerini vurgulayarak, şunları söyledi: “Özellikle yeni yapılan projeler en modern şekilde, dünya örnek alınarak hayata geçiriliyor. Genelde yüksek katlı kulelerin pencereleri boydan boya camla kaplı oluyor. Tabi bu durum özellikle çocuklu ailelerde güvenlik endişesi yaratıyor. Biz Mebuskent sakinlerinin yüksek kat sıkıntısı yaşamaması için projede 15 katlı 10 blok ve çeşitli katlarda villalara yer verdik. Mebuskent’te herkes aradığı konutu kolaylıkla bulabilecek.”
Gelenekselden kopamayanlar var…
Şehir merkezinden uzaklaşmadan kaliteli yaşamın kapılarını açan Urankent’te birbirinden iddialı projelere imza atan Uransan’ın Satış ve Pazarlama Müdürü Gazi Çelik ise, Ankaralı bazı konut alıcılarının geleneksel konut tipinden vazgeçemediği için yüksek katları tercih etmediğinin altını çizdi.
Geçmişte Ankara’daki yapılaşmanın en çok 5 katlı binalardan oluştuğunu anımsatan Çelik, “Bu durum Ankaralılar’da bir alışkanlık yaratmış durumda. Çünkü en fazla 5 kat yükseklikte yaşam sürdürüyorlardı. Yeni binalarda ise 30’uncu kat alternatifleri ortaya çıkıyor. Bu durumda yüksek kat sevenler bile bu kadar yükseğe çıktıklarında ürkebiliyor. Uransan olarak biz de çok yüksek katlı konutlara yer vermiyoruz. Uransan konutları genellikle 12 ila 17 kat yüksekliğinde oluyor. Bu da alıcıya güven veriyor. Konut almak isteyenlere tavsiyem, kat yüksekliğinden ziyade projeyi hayata geçiren firmanın güvenirliğine, yaptıkları inşaatlardaki kalite ve sağlamlığa bakmaları. Kaliteli konuta bu şekilde ulaşılır” diye konuştu.