Müzik sektörünün kökten değişikliğe gitmesine yol açan MP3 dosya biçimi ilk olarak 23 yıl önce yayınlandı. Ancak MP3’ün asıl etkisi Korsan olarak adlandırılan ve şarkıcı ve grupların müziklerinin MP3 olarak yayınlanması ile başladı.
İlk mağdur ise MP3 dosyalarıyla ilgili yaptığı açıklamalar ile kendi hayranlarından da büyük tepki toplayan Metallica idi.
Moving Picture Experts Group (MPEG) ‘un bir parçası olarak 1993 yılında uzun süren çalışmaların sonucunda dosya boyutunu %75 ila %95 oranında düşürebilen MP3 ses ve müzik dosyası biçimi tanıtıldı.
O zamanlar için büyük bir devrimdi keza 1993 yılında internet 33.6K ve 56K hızlar ile emekleme dönemindeydi ve sıkıştırma kullanılmayan bir şarkı genelde wav dosya biçiminde 100-150 mb’ı buluyordu. Buda bir şarkıyı indirmek için neredeyse 1 gününü harcamanız anlamına geliyordu.
Ancak MP3 bu dosyaları %75 ve %95 oranlarında sıkıştırarak 3-5 MB civarına düşürdü. O zamanlarki hızlarla, bu dosyaları indirme zamanı neredeyse 10 katı azalmış oldu.
İlk korsan olarak adlandırılacak MP3 şarkısı ise 10 Ağustos 1996 yılında yayınlandı. IRC (Internet Relay Chat) sohbet kanallarında NetFraCk takma adıyla bilinen kullanıcı Metallica’nın Until It Sleeps şarkısını bizzat CD’den MP3 e çevirerek sohbet kanallarında ve İnternet’te paylaşmaya başladı.
Ayrıca aynı kullanıcı Compress ’Da Audio veya CDA adıyla bilinen korsan MP3 dağıtım grubunu kurdu. Haftalar içinde ise grubun yüzlerce üyesi ve paylaşılmaya hazır binlerce MP3 müzik dosyası vardı.
MP3’ün müzik dünyasına girişi sektörü hazırlıksız yakaladı. Ana gelir kalemini albüm satışları üzerine kurmuş olan müzik sektörü MP3 dosya biçimini ilk zamanlarda pek de önemsemedi.
1999 yılında Napster’ın tamamen MP3 dosyası paylaşımı üzerine uzmanlaşmış bir ağ olarak kullanıcılarla buluşması MP3 dosya paylaşımına bir anda roket etkisi yarattı. 1 sene içerisinden Napster’ın kullanıcısı sayısı 1 milyonu geçerek o zamanlar için ulaşması zor bir kitle yarattı.
New Yorker‘da yer alan 2015 yılına ait makale de aynen şöyle deniyordu. “Napster’dan önce internete sızan bir albüm lokal bir hasardı. Ancak Napster ile birlikte durum felakate dönüştü”.
Napster zamanında Metallica davulcusu Lars Ulrich’in kendini ön plana atarak MP3 paylaşımına karşı söylemleri kendi hayranları tarafından büyük tepki toplaması halen hafızalarda. Öyleki South Park’da bu konuya özel bir durum yapılmıştı.
MP3 dosyasının korsan olarak yayınlanmasının 20.yılında sektör nasıl etkilendiyse biz dinleyicileri de aynı oranda etkiledi. Artık bir albüm içerisinde yayınlanmış tek şarkı için albüm satın almak ve geriye kalan 11 şarkıyı hiç dinlemediğiniz halde para vermek geride kaldı. Kaset CD sahipliği artık neredeyse yok denecek kadar azaldı. Tüm müzik arşivleri artık dijital olarak telefonlarda tabletlerde bilgisayarlarda tutuluyor.
Dahası artık dosyalara da sahip olma devri geride kalacak gibi. Spotify ve Apple Music gibi çevrim içi yayın kanalları aylık üyelik karşılığında ne dilerseniz dinleyebilmenizi sağlıyor.
Günümüzde ise hem şarkılarıyla hem de sektörde ki yapılanmaya dair açıklamalarıyla dikkat çeken Taylor Swift’in’de Apple Music’e gönderdiği açık mektup akla geliyor. Ancak Taylor Swift Lars Ulrich’in Napster davasında düştüğü durumdan ders almışa benziyor ve adımlarını daha dikkatli atıyor.
Albüm satışlarını düşürdüğü gözüken yeni teknolojiler ve mp3’ün özellikle son 10 senelik dilimde ülkemize en büyük yansıması ise ünlü! şarkıcıların özellikle kulüp programları ve konserler için istediği yüksek sahne alma ücretleri olarak ortaya çıkıyor. Ancak bu bedelleri sahnede ki performansıyla hem ödemeyi yapan mekan hem de izlemeye gelen dinleyici için karşılayabilen şarkıcı sayısı oldukça az.